Teknolojinin akılalmaz bir hızla ilerlediği çağımızda, bilgiye daha kolay erişmek, sürekli bağlantı halinde olmak, dijital bir yorgunluğa sebep oluyor
Teknolojinin akılalmaz bir hızla ilerlediği çağımızda, bilgiye daha kolay erişmek, sürekli bağlantı halinde olmak, dijital bir yorgunluğa sebep oluyor mu? Dijital detoksa ihtiyacımız var mı?
Yaşadığımız dönemin teknolojik getirilerine uygun olarak, çoğumuz sabah uyanır uyanmaz telefonu elimize alıyor, uyurken kaçırdığımız bildirimleri kontrol ediyoruz. Gün içerisinde, mesai saatlerinde, e-postalara, mesajlara ve çağrılara boğuluyor, zihnimizi sosyal medya akışlarında aşağıdan yukarıya, sağdan sola yuvarlıyoruz. Üstelik artık karar verme aşamasında bile dijital bir desteğe ihtiyaç duyuyoruz. Almak istediğimiz bir ürünü gözümüze kestirdiğimizde, yakınlarımıza sormak, gidip ürünü fiziksel olarak incelemek yerine internette hiç tanımadığımız insanların yorumlarına, incelemelerine göz atıyoruz. Bilgiye kolay ulaşma hali bize çok tatlı geliyor. Peki fiziksel yorgunluğumuzu azaltan bu teknolojik faydalar, farkında olmadığımız bir dijital yorgunluğa neden oluyor mu?
Sürekli çevrimiçi olma hâli bizi daha bilgili, daha üretken ve daha mutlu yapıyor mu?
NE Kİ BU DİJİTAL YORGUNLUK?
Uzun süreler ekrana maruz kalmak, sürekli bilgi tüketmek ve beynimize aşırı yüklenme durumuna dijital yorgunluk diyoruz. Beynimizin doğası gereği sınırlı bir işlem kapasitesine sahip olduğunu unutuyoruz. Hadi gelin birlikte teşhisi koyalım:
Telefonunuza gelen bildirim sayısını fazla buluyor musunuz? Görüntülemediğiniz onlarca bildirim var mı?
Sosyal medyada kaydırma yaparken zamanın nasıl geçtiğini hissetmiyor musunuz?
Günün sonunda fazla fiziksel aktivite yapmamanıza rağmen zihninizi dolu, kendinizi yorgun mu hissediyorsunuz?
Peki kendinizi bile günde bir kez uykuya bırakırken, cihazlarınızı birden fazla kez şarj ediyor musunuz? Yanınızda ek şarj üniteleri taşıyor musunuz?
Bu soruların çoğuna cevabınız ‘Evet’ ise muhtemelen siz de dijital yorgunluğun esareti altındasınız.
Telefonumuza gelen her bir bildirim, bizi uğraştığımız işten alıkoyuyor ve dikkatimizi bölüyor. Gelen bir e-posta, instagram beğenisi ya da bir yorum. Bunların birçoğu bizim için önemsiz olmasına rağmen zihnimizi sürekli bir ‘acil durum’ modunda tutuyor. Oysa gün içerisinde gerçekten önemli kaç bildirim alıyoruz? Araştırmalara göre bu bildirimlerin çoğu önemli olmamasına rağmen her biri dopamin salgılamamıza sebep oluyor ve bir süre sonra bildirim bağımlısı oluyoruz.
İşte bu noktada teknoloji bağımız bir kölelik haline gelebiliyor. Eğer odaklanma güçlüğü, zihinsel yorgunluk, uyku problemleri veya tükenmişlik hissi yaşıyorsanız, dijital yorgunluk belirtileri gösteriyorsunuz demektir.
ÇÖZÜM DİJİTAL DETOKS OLABİLİR Mİ?
Belirli bir süre ekranlardan uzak kalarak, bildirim seslerini kapatarak zihninizi dinlendirebilirsiniz. Biz buna dijital detoks diyoruz. Peki bunu nasıl gerçekleştireceğiz?
1) İhtiyacınız olmayan uygulamalara ait bildirimleri kapatın. Hatta sizin için hayati öneme sahip olmayan bütün uygulamaların bildirimlerini gizleyin ve sadece siz istediğinizde bakın.
2) Sosyal medyaya giriş sürenizi kısıtlayın ve molalar verin. Örneğin öğle arasında ya da saat 21:00 sonrası sosyal medya kullanmayın.
3) Yatmadan önce ekranlardan kurtulun. Telefon, TV, tablet gibi cihazlardan uzak durun. Normalde size bu durumda kitap okumayı tavsiye ederdim ama gözlerinizi dinlendirmek için pek iyi bir yöntem sayılmaz.
4) Ekran sürenizi sınırlayın. Günlük ekran kullanım sürenizi kontrol altına almak için ihtiyacınızı karşılayacak şekilde sınırlayın. Gereksiz zaman harcamayın.
5) Gerçek dünyaya bağlanın. Doğa yürüyüşleri, yüzmek, arkadaşlarınızla buluşmak gibi fiziksel aktivitelere yoğunlaşın.
Teknoloji, hayatımızın bir parçası ama sahibi değil. Onun sizi yönetmesine izin vermeyin. Teknolojiyi sadece hayatınızı kolaylaştırıcı bir araç olarak kullanın. Bu sizi hem dijital yorgunluktan koruyacak hem de sağlıklı, mutlu ve bilgi sahibi bir birey haline getirecektir.
COMMENTS