Geçtiğimiz günlerde Tuzla Belediyesi'nin yaptığı duyuru malumun ilamı oldu. Yıllardır kavgası devam eden, Tuzla Halk Plajı, sonunda Çevre ve Şehircili
Geçtiğimiz günlerde Tuzla Belediyesi’nin yaptığı duyuru malumun ilamı oldu. Yıllardır kavgası devam eden, Tuzla Halk Plajı, sonunda Çevre ve Şehircilik Bakanlığı eliyle, arkasında yükselen projenin yüklenici firmasına kiralandı. Biz de sıcağı sıcağına tepkimizi verdik ancak ayrıntılarıyla neler olup bittiğini de yazmak istiyorum.
Tuzla Belediyesi yeni sezona Halk Plajı’nı neredeyse yetiştirmişti. Gel gelelim, belediyeye gelen ihtar ile plajın 10 yıllığına bir özel şirkete kiralandığı bildirildi. Belediye de sosyal medya hesaplarından hepimizin okuduğu açıklamayı yaptı. Yetkililer, hukuki süreci başlatacağını ve takdirin Tuzla halkına bırakıldığını belirtti.
Biz de aynı gün konuyu haber haline getirip paylaştık. Bu konuyla ilgili hem şahsıma, hem de Tuzla Detay’ın sosyal medya hesabına mesajlar geldi. Özellikle bununla ilgili bir eylem yapılıp yapılmayacağını soranlar oldu. Hatta yazanlar arasında böyle bir organizasyon yaparsak destek olacağını açıklayan sivil toplum kuruluşları bile vardı. Ben de konuyu yetkililere ilettim. Geri dönüşlerden anladığım kadarını sizlerle paylaşmak istiyorum.
Tuzla Belediyesi ve Eren Ali Bingöl’ün Konuya Yaklaşımı
Öncelikle Tuzla Belediyesi’nin konuyla ilgili protesto, eylem, kampanya ya da konuyu köpürtme gibi bir girişimi olmayacağını söyleyebilirim. Hukuki süreç işleyecek. Konu yargıya taşınacak. Bunu tepkisizlik olarak yorumlayanlara şunu hatırlatmak istiyorum: Belediyemizin başında bir hukukçunun olduğunu bazen unutuyoruz. Bunu sokak hayvanlarıyla ilgili kanun çıktığında, belediyenin geç tepki verdiğini söyleyenlere de söylemiştim. Bir hukukçudan, mahkeme sürecinin devam ettiği durumlarda, yargıyı negatif ya da pozitif etkileyecek reaksiyonlar vermesini beklemeyin. Bu konuda ben Eren Ali Bingöl’ün yaklaşımını tutarlı ve doğru buluyorum.
AK Partili Yönetim ve Şadi Yazıcı’nın Duruşu
Gelelim eski yönetime… Açıkçası AK Partili eski belediye başkanı Şadi Yazıcı da buranın yalı projesine tahsis edilmesine karşıydı. Hatta hafızalarımızı zorlarsak, Şadi Yazıcı 2017 yılında plajı, ‘işgalden kurtarılıp kamuya kazandırılan’ alan olarak duyurmuştu. Şadi bey ile konuyu konuşamadım ama ona yakın isimlere bazı sorular sordum. Onlar da Şadi Bey’in en başından beri bu süreçlerden rahatsızlık duyduğunu söylediler. Bana kalırsa Şadi Yazıcı da üstten gelen baskılara daha fazla dayanamadı. Zaten pandemi nedeniyle yaklaşık 2 sene kapalı kalan plâj daha sonrasında hijyen ve sağlık gereksinimlerini karşılamadığı gerekçesiyle 2022’ye kadar kapalı tutuldu. Bu dönemde bahsi geçen şirkete tahsis edildiği yönünde haberler olsa da benim elime net bir veri geçmedi.
2022 Ağustos ayında ulusal basın konuyu kaşımaya başladı. Özellikle projenin, internette, kendine özel plâjı olan yalı daireleri olarak tanıtılması, Tuzlalıları rahatsız etti, çünkü projenin önü Halk Plajı’ydı. Bu haberlerden sonra plâj Ağustos ayında apar topar açılıp kısa bir süre sonra sezon bitişiyle yeniden kapatıldı. Bu süreci, basının ve halkın gazını alma girişimi olarak yorumluyorum.
Şadi Yazıcı’nın geçmişte, konunun Tuzla Belediyesi’yle ilgisi olmadığını, kıyı kenar kullanımının halka açık olduğunu fakat ilgili firma gidip kanunen kiralama yaparsa kendisinin bir şey yapamayacağını açıklamıştı. Yine de ben plajı hem İlller Bankası’nın işgalinden kurtarıp halka açması, hem de zaman zaman konuyla ilgili açıklamalarıyla, plajın iyi savunucularından birisi olduğunu düşünüyorum. Bence sadece süreci yanlış yürüttü.
Yasalar ve Hukukçular Ne Diyor?
Şimdi işin hukuksal boyutuna bakalım. Bu konuda birkaç hukukçu arkadaşımın da fikirlerini aldım. 3 önemli yasada kıyı kullanımına ait tanımlama yapılıyor. Bunlardan birisi Anayasa, birisi Kıyı Kanunu, bir diğeriyse Turizm Teşvik Kanunu. Uzun uzun maddeleri yazıp sizi sıkmayacağım ama özetle anayasa ve kıyı kanunu diyor ki: ‘Kıyılar devletin malıdır ve devletin tasarrufundadır. Kıyılardan herkes eşit ve serbest şekilde yararlanma hakkına sahiptir. Kıyılarda yapılaşma yapılamaz.’
Turizm Teşvik Kanunu’nda ise ‘kamu yararı gerekçesiyle’ şartları sağlayan turizm tesislerine kıyı alanı tahsis edilebilir, bu da belli sınırlara sahiptir. Yapılaşma hakkı verilmeyeceği, ne olursa olsun kıyıya halkın erişimi engellenemeyeceği gibi.
Hemen burada ‘boğazdaki yalılar’ örneğini veren olursa, onların bir kısmının anayasadan bile eski, neredeyse tamamının da 1984 yılında çıkan Kıyı Kanunu’ndan daha eski olduğunu hatırlatmakta fayda var. Kanunlar geriye dönük uygulanamaz. Ayrıca, biz sahilde yürüyeceğiz diye bir zahmet Boğazın tarihi dokusu bozulmasın. Konumuza dönelim.
Yasaların birbiriyle böyle çeliştiği durumlarda ‘normlar hiyerarşisi’ devreye giriyor. Yani kanunlar en üst normdan uygulanmaya başlıyor. Burada da en üst norm ‘Anayasa’ olduğuna göre konu tartışmaya kapalı. Yani şimdilik kullanım hakkını alan şirket burayı özel plaja çevirse bile olması gereken nedir? Sıralayalım:
- Sahile erişim hiçbir şekilde engellenemez.
- Giriş ücreti alınamaz.
- Hizmet almak zorunlu tutulamaz.
- Şezlong, şemsiye kiralama zorunluluğu olamaz.
Firmanın Açıklamaları Niyetlerini Belli Ediyor
Zaten bu şartlarda yasalara göre buranın özel plaj ya da halk plajı olmasının bir anlamı yok. Ama 2022 Nisan’ında söz konusu şirketin yetkilisi bence talihsiz bir açıklama yapıyor. ‘Projeye Çevre Şehircilik Bakanlığı’na ait İller Bankası’nın garantör olduğunu, arsanın İller Bankası’na ait ve denize sıfır olduğunu anlatıyor. Bu nedenle güvenlik açısından zaten giriş ve çıkışların kapatılacağından bahsediyor. Sadece site sakinlerinin plajı kullanabileceğini anlatıyor. Bence hukuk bilmiyor.
Aynı şekilde proje yıllardır, sosyal medyada, basılı mecrada kendine özel plajı olan yalı daireleri tanımlamasıyla satılıyor. Projenin eski görsellerinde plaj kullanımı mevcut ve site ile bağlantılı. Firmanın sosyal medya hesaplarında 2024 yılının Temmuz ayından paylaşımlar var. Yani halk denize girerken onlar bu plân üzerine çoktandır çalışıyorlardı.
Proje, sürekli çok ünlü bir isimle ilişkilendiriliyor ama ben buna takılmıyorum. Bu konuda bir yargılama ya da suçlama da yapmıyorum. İnsanların akrabalık ilişkileri üzerinden böyle eleştiriler yapmak bize yakışmaz. İlk tepkimde böyle bir gönderme yapmıştım ama düşününce şık görünmediğini fark ettim.
Bakın, ben bu konuda aşırı sert savunuculardan birisi değilim. Bana göre belli noktalarda, girişin ücretli olduğu, herkesin giremediği alanların olması normal. Yani kıyılar belirli sürelerle sınırlı kalmak kaydıyla tahsis edilebilir ama bu alanlar kesinlikle halka açık, ücretsiz alanlardan daha fazla olmamalı. Bunu gözde tatil beldeleri için de söylüyorum. Bir baştan, bir başa tahsis değil istila edilmiş koylar, bana kalırsa konunun muhattabı yetkililerin en büyük ayıbıdır. Vallahi savaş çıksa Alaçatı’da, Bodrum’da düşmanı denize dökecek ücretsiz sahil bulamayacağız.
Ücretli ve ücretsiz plajların orantısı konusunda Tuzla’da da bu durum geçerli. Yahu Tuzlalının denize girebileceği kaç tane nokta var? Artık sıfır. Elverişli olanlar da ya birileri tarafından çevrilmiş boş duruyor, ya da kullanılıyor. Siz bu durumda, halkın denize girebileceği yegâne alanı elinden alamazsınız.
Ben halk plajına hiç gitmedim. Oradaki sakinlerden başka şikâyetler de duydum. Bahçelerine giren yabancılar, araç parkından yaşadıkları zorluklar gibi serzenişleri biliyorum. Hatta yakın bir dostumun anlatımını size aktarayım. Plajın kapanış saatinden sonra bahçe duvarından atlayan 3 mülteci, günlerine havuz keyfiyle devam etmişler ve o sırada evde annesi ve 17 yaşındaki kız kardeşi varmış. Yaşadıkları korkuyu tahmin edebiliyor musunuz? Belki konumlama plaj için yanlış olabilir ama yine söylüyorum, Tuzlalıların tek plajını elinden alamazsınız.
Belediyeden Alternatif Plaj Sürprizi
Evet, muhtemelen bu yaz ve hatta önümüzdeki yaz, plajı Tuzla Belediyesi işletemeyecek ama Tuzla Belediye Başkanı Eren Ali Bingöl, konuyla ilgili yeni bir çözüm hazırlığında. Aldığım bilgilere göre marinanın ilerisinde, öyle sanıyorum ki Cevahir’in projesinin hizasında yeni bir Halk Plajı hazırlığı var. Ben sezonun ortasına yetiştirebileceklerini düşünüyorum. Tam olarak aynı nokta mı bilmiyorum ama ilerleyen dönemde oraya bir millet bahçesi yapılması durumu var. Bir kez daha Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile Tuzla Belediyesi karşı karşıya gelebilir.
Önceki yazılarımda olduğu gibi, konuyla ilgili birkaç çözüm önerim de mevcut. Bence plajı işgal etmeyi düşünen firmayla Tuzlalılar olarak bu konuyu tatlıya bağlayabiliriz. Tabii ki bunun pazarlık tarafı biz değiliz. Ben sadece öneriyi ortaya atıyorum. Mesela yüklenici firma, Tuzla halkına 2 halk plajı hediye edebilir diye düşünüyorum. Bir de su sporları için genç sporcuların yetişebileceği bir kapalı havuza hayır demeyiz. Hatta ben olsam, projenin önünde belediye işbirliğiyle bir açık su sporları tesisi geliştiririm. Pencerenizden, denizde süzülen yelkenli ve kanoları izlemek çok keyifli olur. Ben geçen hafta Tuzla sahilinde Dragon Boat yarışlarını izledim. Vallahi çok keyifliydi.
Bu arada yalı projesinden bu kadar bahsetmişken, sevgili Ankara Mercanlılar, sizin keyfiniz nasıl? Bir ara oraya da değinelim mi? 🙂
COMMENTS